top of page

Muhalefetin seçim rehaveti

CHP'nin yerel seçimlerde büyük bir zafer kazanmasının ardından yine erken seçim senaryoları konuşulmaya başlandı. İlginç olan şu ki erken seçimi sadece muhalifler konuşuyor. İktidar cephesinde ise çok farklı senaryolar var. İktidarın hedefinde 2028 seçimleri var.


2023 seçimleri öncesi Türkiye parasal genişlemeye gitti. Bir diğer deyişle, Türkiye artan para ihtiyacını para basarak karşıladı. Dünya artan enflasyonla faiz artırarak mücadele ederken Türkiye tam tersine faizleri indirdi ve hızlı bir parasal genişlemeye gitti. Parasal genişlemenin enflasyonu artıracağı beklentisi mevduatların TL cinsinden dövize kaymasına sebep olurken artan döviz kuru enflasyonu daha da körükledi. Ancak tüm bu olumsuz duruma karşın iktidar frene basmak yerine seçim yatırımı olarak daha da gaza bastı. Resmi enflasyonun üzerinde maaş artışları yapıldı, EYT kanunu çıkarıldı, en düşük emekli maaşı 7500 TL'ye çıkarıldı (ki 2023 başında anlamlı bir paraydı) esnafa 500 bin liraya kadar düşük faizli krediler verildi. Hunharca dağıtılan para ve muhalefetin de olabilecek en zayıf adayı çıkarması neticesinde Erdoğan 2023'te iktidarını korumayı başardı. Seçim kazanıldıktan sonra ise enflasyonu körükleyen ekonomi politikalarından 180 derece geriye dönülerek ekonominin başına Mehmet Şimşek getirildi. Vergi oranları artırıldı, bütçe açığını kapatmak için ek vergiler çıkarıldı, bol keseden maaş artışları sonlandı, emeklilere zam yapılmasına karşın kök maaş hesabıyla 7500 lira emekli maaşında değişiklik olmadı. Bunun sonucunda Ak Parti'nin oylarında hızlı bir düşüş de başladı. Ak Parti bu düşüşü görmüyor muydu, ya da kemer sıkma politikalarının oy kaybettireceğini öngöremedi mi? Haftalık kamuoyu araştırmaları ile toplumun nabzını tutan ve araştırmalara en çok kaynağı aktaran bir parti için bunu söylemek çok zor. Peki neden yerel seçimlere kadar topluma şirin gözükme ve ekonomik dertleri öteleme politikasını sürdürmediler? Neden genel seçimlerin hemen ertesinde toplumun önüne acı reçete kondu? Cevabı çok açık. Onarılamaz bütçe açıkları veren ve enflasyonu körükleyen politika bir yıl daha devam etseydi, ekonomiyi 2028'e kadar toparlama ihtimali iyice azalacaktı. Yani iktidar 2028 seçimlerini kazanabilmek adına yerel seçimleri feda etti. Ve Ak Parti'nin oyları ilk kez %30'ların altına inmiş gözüküyor. Ancak burada muhalefet dikkatli olmalı çünkü bugünkü oy oranını kıstas almak büyük hata olur. Ekonomik refah düzeyine göre oy rengi değişebilen milyonlarca seçmen var. 7 yıldır her kamuoyu araştırmasını okumuş ve kendi araştırmalarını da yapmış biri olarak bu kitlenin büyüklüğüne daha önce çok kez şahit oldum. Yüksek enflasyonla geçirdiğimiz son birkaç yılda, Ak Parti oyları Aralık ayında en düşük değerine ulaşırdı. Aralık ayı maaş artışlarının etkisinin azaldığı, satın alma gücünün en çok gerilediği aydır. Ocak ayında yüksek maaş artışı açıklanmasının ardından ise yaklaşık %7'lik bir seçmen kitlesinin yeniden iktidara dönebildiğini -acı ama gerçek- defalarca tecrübe ettim. Yani %30'a gerilemiş Ak Parti oyunun memura ve emekliye yapılacak bir jest ile %35'in üzerine sıçraması çok muhtemeldir ve 2028 öncesi iktidar mutlaka bu kartını ortaya koyacaktır. CHP'nin oyları ise %30'un üzerine çıkmış gözüküyor ancak bu artış iktidar cephesinden değil, çoğunluğu önceki seçimde İYİ Parti'ye oy vermiş muhalif seçmenlerden geliyor. Dolayısıyla sene sonu yapılacak kallavi bir artış tabloyu 2023 seçimlerine geri döndürebilir. İktidar 2024 ve 2025 yılını bedel ödetme yılı olarak zaten gözden çıkarmış durumda. Bu iki yılda ekonomik deneylerin bedeli yüksek vergiler ve düşük maaş artışları ile topluma ödetilecek. Tüketim baskılanacak, talep azaltılacak. Yüksek faiz ile dolarizasyon azalmaya devam edecek ve böylece girdi maliyetleri de kontrol altına alınacak. Bu süreçte enflasyon düşecek, TCMB rezervleri hızla artacak ve en önemlisi ekonomi öngörülebilir bir hale gelecek. Hükümet, tıpkı 2002-2008 arasındaki gibi hızlı bir toparlanmanın olmasını bekliyor. Küresel konjonktür de buna müsait çünkü 2024 sonu itibariyle FED'in sıkılaşma dönemine nokta koyup faizleri yeniden indirmesi gündemde. 2026 itibariyle FED'in faizleri %1 seviyelerine indirmesi tıpkı 2002 sonrası olduğu gibi paranın nispeten daha yüksek reel getiri sağlayacak gelişmekte olan ülkelere akmasına sebep olabilir. Bu senaryo gerçekleşirke ki gerçekleşmesi en muhtemel senaryodur, Ak Parti i2028 seçimlerine çok daha güçlü girebilir. İktidarı zayıflatan en büyük sorunlardan bir tanesi de barınma krizi oldu. 2025 ikinci yarı ile birlikte konut üretiminin artması bekleniyor. Son yıllarda konu piyasasında enflasyonu üzerinde bir artış yaşanmıştı. Konut fiyatları dolar bazında 2-3 katına çıktı. Yeni konut projelerinin kesilmesi sebebiyle arz talebin üzerine çıkınca, kiralar da arttı. Yeni konut projelerinin yapılması, 2026'da düşük faizli konut kredileri ile de desteklenirse konut fiyatlarındaki bu balon da sönecektir.


Dünyada farklı gelişmeler olmazsa, benim tahminim Ak Parti 2028 yılına 2023'ten daha güçlü girecektir. Değişim isteyen muhalefetin bu gerçekleri görmesi gerekir. CHP'nin kazandığı belediyelerde çok büyük işler başarması gerekiyor. Özellikle de Ak Parti'den alınan belediyelerde. Muhalefetin belediyelerde ortak akıl yürütüp proje geliştirmesi, birbirine destek olması, maliyet düşürücü önlemler alması gerekiyor. Ve elbette akılda kalıcı işlere imza atmaları gerekiyor.


Eğer bunun yerine "nasıl olsa kazanıyoruz" rehavetine girilirse, 2028'de en doğru adayla dahi seçim kazanmak zora girebilir.


Comments


bottom of page